Geçtiğimiz hafta, çalıştığım sektördeki bir üretici firmanın düzenlediği ödül törenine katıldım. Firma, başarılı iş ortaklarına teşekkür etmek amacıyla, ürettikleri ürünün bir maketini hediye ediyordu. Sıra bana geldiğinde, elime tutuşturulan kutuyu merakla açtım ve karşıma çıkan şey beni şaşkına çevirdi: Bir klozet maketi. İlk anda ne hissedeceğimi bilemedim. Gülmeli miydim yoksa bunu bir onur nişanı olarak mı görmeliydim? Klozet, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olsa da, bir ödül olarak sunulduğunda insanda tuhaf duygular uyandırıyor. Kendimi tutamayıp hafifçe gülümsedim ve etrafımdaki insanların da benzer duygular içinde olduğunu fark ettim. Bu deneyim beni derin düşüncelere sevk etti. Bazen içinde bulunduğumuz sektöre o kadar odaklanıyoruz ki, dışarıdan nasıl göründüğümüzü unutuyoruz. Üretici firma için klozet, teknolojik yeniliklerin ve mühendislik başarısının bir sembolü olabilir. Ancak benim için bu hediye, alışılmışın dışında ve biraz da komikti. Daha sonra, bu durumun aslında ne kadar önemli bir ders içerdiğini anladım. Kendi perspektifimizden bakarken, başkalarının bakış açılarını göz ardı edebiliyoruz. Firma, ürettikleri ürüne duydukları gururu paylaşmak istemişti. Bu maket, onların emeğinin ve başarısının bir yansımasıydı. Ancak alıcı olarak ben, bu hediyenin anlamını ilk etapta kavrayamamıştım. Bu olay bana empati kurmanın ve geniş bir çerçeveden bakmanın önemini hatırlattı. İletişimde ve ilişkilerde, karşımızdakinin nasıl hissedebileceğini düşünmek kritik bir rol oynuyor. Belki de firma, bu hediyeyi verirken benim de aynı heyecanı paylaşacağımı düşündü.
Bu tür ödül törenleri, bir firmanın iş ortaklarına minnettarlığını ve başarılarını takdir etmenin güzel bir yoludur. Ancak, ödüllerin hem maddi hem de manevi değer taşıması, katılımcılar üzerinde olumlu bir izlenim bırakabilmesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Dolayısıyla, bir klozet maketi gibi sıradışı bir ödül, işin doğası gereği her ne kadar firma için sembolik bir anlam taşısa da, alıcı açısından bambaşka duygular uyandırabilir.
Firmanın kendi perspektifinden baktığımızda, ürettikleri klozetlerin teknolojik gelişimi ve mühendislik harikası olduğuna dair bir gurur taşımaları oldukça anlaşılır. Ürünlerine bu kadar bağlı ve odaklanmış olmaları doğal. Yine de, bu hediyenin bir ödül olarak takdim edilmesi, firmanın alıcılarının perspektifini yeterince düşünmemiş olduğunu gösteriyor. Zira ödüller, sadece şirketin gurur kaynağı değil, aynı zamanda alıcının da bu ödülü taşırken hissettikleriyle anlam kazanır.
Bir ödül, sadece somut bir ürünün temsili değil, aynı zamanda verilen mesajın da yansımasıdır. Bu noktada, firma iş ortaklarına verdiği bu hediyede belki de doğru mesajı iletememiş olabilir. Klozet maketi, firma için bir başarı simgesi olabilir, ancak birçok insanın günlük yaşantısında sıradan ve hatta komik bir obje olarak gördüğü bir eşyanın ödül olarak sunulması, bir iş ortağının gözünde ciddiyetten uzak bir algı yaratabilir. Bu, belki de firmanın iletişim stratejisi üzerine tekrar düşünmesi gerektiğini gösteren bir işaret olabilir.
Bir ödül, hem sembolik hem de duygusal bir değer taşımalı, alıcının kalbine dokunmalıdır. Örneğin, firmanın iş ortaklarına verdiği ödüller, onları onurlandıracak ve işbirliklerinin önemini vurgulayacak bir formda olmalıydı. Sektördeki birçok firma, bu tür ödüllerde şık plaketler, estetik tasarımlar veya yaratıcı objeler kullanarak hem alıcıyı hem de firmanın itibarını yüceltir. Fakat klozet gibi, ilk etapta mizahi ya da absürt algılanabilecek bir obje, bu tür bir onurlandırma duygusunu vermekte zorlanabilir.
Diğer bir açıdan baktığımızda, firmanın niyetinin kötü olmadığını anlıyoruz. Ürettikleri ürüne olan bağlılıkları ve bu ürünün başarıyı temsil ettiğine dair inançları, ödül seçimini yönlendirmiş olabilir. Ancak bu durum, sektör içinde bile olsa, ödüllerin alıcılar üzerindeki psikolojik etkilerini göz önünde bulundurmanın önemini hatırlatıyor. Her ne kadar firma kendini kutlamak istese de, iş ortaklarını da düşünerek onların da ödüle anlam yüklemesi sağlanmalıydı.
Bunun yanı sıra, bir iş ortaklığı sadece teknik başarılarla değil, aynı zamanda güven, anlayış ve empatiyle de güçlenir. Firmanın ödül stratejisi, daha fazla empatiyle şekillendirilseydi, bu ödül töreni alıcılar için çok daha anlamlı bir hale gelebilirdi. Bir firmanın kendi perspektifinden başarıyı değerlendirmesi kadar, iş ortaklarının beklentilerini ve hislerini de göz önünde bulundurması, güçlü ve kalıcı iş ilişkilerinin temel taşını oluşturur.
Sonuç olarak, bu deneyim, bana hem firmanın yaklaşımıyla ilgili derin düşünceler sundu, hem de kendi perspektifimizi genişletmenin önemini hatırlattı. Her ne kadar klozet maketi ilk başta gülünç bir hediye gibi görünse de, alıcı ve verici arasındaki empati eksikliği, bu tür ödüllerin anlamını zayıflatıyor. Belki de firma, bir dahaki sefere daha dikkatli ve özenli düşünerek, iş ortaklarını gerçekten onurlandıracak bir ödül seçer ve böylece verdikleri mesaj, herkes için daha anlamlı hale gelir.
Yazar: Tayfun TAŞKIN
Yayınlanma Tarihi: 16 Sep 2024
Okunma Sayısı: 4474